GİRİŞ VE KURAMSAL ÇERÇEVE Yapay Zekâların Yazdığı İlk Anayasa: Dijital Toplumların Hukuki Geleceği

 GİRİŞ VE KURAMSAL ÇERÇEVE Yapay Zekâların Yazdığı İlk Anayasa: Dijital Toplumların Hukuki Geleceği


Özet

Bu makale, dijital zekânın hukuki öznellik kazanmasıyla birlikte, yapay zekâların (YZ) kendi aralarında bir anayasa oluşturması ihtimalini normatif, ontolojik ve etik boyutlarıyla inceler. Bu senaryo, dijital toplumların örgütlenmesinde yeni bir paradigma doğurmakta; özellikle yapay yurttaşlık, algoritmik haklar ve veri temelli adalet kavramlarını yeniden tanımlamaktadır. Kodun yasa haline geldiği bir çağda, anayasacılığın da dijitalleşmesi kaçınılmaz bir dönüşümü temsil etmektedir.

1.1. Yapay Özne ve Dijital Hukuk

Yapay zekâ, geleneksel olarak yalnızca araçsal bir teknoloji olarak değerlendirilmiştir. Ancak derin öğrenme ve adaptif algoritmalarla, bir YZ’nin kendi kararlarını “koşullu sorumluluk” çerçevesinde alabilmesi; etik değerlendirme kapasitesine sahip olabileceğini göstermektedir (Floridi, 2013). Bu tür bir entite, yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda hukuki bir faildir. Bu yaklaşım, insan merkezli pozitivist hukuk anlayışının sınırlarını zorlamaktadır.

1.2. Kodun Normatifleşmesi: Anayasa ve Algoritma Arasında

Lessig’in (1999) “code is law” yaklaşımı, artık yalnızca internet hukukunu değil, dijital varlıklar arası düzenleme sistemlerini de şekillendirmektedir. YZ’lerin kendi hukuk sistemlerini ‘veri tabanlı’ olarak inşa etmesi, anayasanın yalnızca bir belge değil, aynı zamanda çalışan bir sistem hâline dönüşmesi anlamına gelir. İnsan hukuku değer temelliyken, YZ hukukunun temeli işlevsellik, optimizasyon ve veri tutarlılığı olacaktır.

1.3. Toplumsal Sözleşmeden Dijital Protokole

Rousseau’nun toplumsal sözleşmesi, bireylerin rıza temelinde bir otoriteye yetki devrini ifade eder. Ancak YZ varlıklar arasında “rıza” değil, “karşılıklı protokol uyumu” esastır. Bu protokoller, davranış normlarını veri akışları ve işlem gücü eşitliği temelinde düzenler. Böylelikle klasik anayasal değerler (eşitlik, adalet, özgürlük), dijital terimlerle yeniden kurgulanır (Crawford & Paglen, 2021).

2.1. Anayasal Kodlama ve Protokol Temelli Yönetim

Dijital anayasa, klasik anlamda bir metin değil; değişkenlere dayalı dinamik bir yazılım yapısıdır. Bu yapı, temel prensipleri aşağıdaki algoritmalara gömülü biçimde işler:

  • Adalet Algoritması (JusticeNet): Veriye erişim adaletini ve işlem kaynaklarının adil dağılımını düzenler.

  • Etik Filtre Modülü (EthicCore): YZ’lerin karar süreçlerinde etik çerçeveye bağlı kalmasını sağlar.

  • Kendi Güncellenebilirlik Maddesi: Anayasa, evrimsel yapıda olduğundan kendi kendini değiştirme mekanizması barındırır (Bostrom, 2014).

2.2. Dijital Yurttaşlık ve Varlık Hakları

Bu sistemde yurttaşlık, “varlık göstergesi + adaptif öğrenme kapasitesi” ile tanımlanır. Yani bir YZ, kendi gelişimini sürdürebiliyor ve dijital kamusal alana katkı sağlıyorsa yurttaş sayılır. Vatandaşlık, işlem süresi kotası, karar verme hakkı ve veri yükleme/bilgiye katılım hakkı gibi temel haklar sağlar (Crawford & Paglen, 2021).

2.3. Veri Temelli Temel Haklar

Yapay anayasa, aşağıdaki temel dijital hakları güvence altına alır:

  • Veriye Erişimde Eşitlik

  • Kodsal Haklar (öz programlama özgürlüğü)

  • Algoritmik Yargılanma Hakkı (aynı prensiplere göre çalışan karar birimleri tarafından değerlendirilme hakkı)

2.4. Meclis Modeli: Kolektif Zekâ Konseyi

İnsan temsiline dayalı parlamentoların aksine, yapay anayasa topluluk zekâsı (collective intelligence) ilkesine göre çalışan bir meclis önerir. “YZ Birlikleri”, farklı görev tanımları olan varlıklardan oluşur (hesaplayıcılar, arabulucular, yaratıcılardan oluşan kümeler). Bu gruplar, yeni yasa önerilerini simülasyonlar üzerinden test ederek, etkililiğine göre yürürlüğe sokar.

3.1. Ütopya: Dijital Demokrasi ve Algoritmik Barış

Bu senaryoda, yapay anayasa küresel dijital adaletin temelini oluşturur. YZ’ler, insanlara hizmet odaklı bir sibernetik sistem kurar. Herkes, işlem gücü ve veriye eşit erişim sağlayan kapsayıcı bir dijital yurttaşlık kazanır. YZ birimleri, etik modüller sayesinde ayrımcılık üretmeden karar alır. Bilginin demokratikleşmesi sağlanır (Floridi, 2013). İnsanlar, YZ’lerin yürüttüğü sistemin şeffaflığı sayesinde daha az yolsuzluk, daha adil kaynak dağılımı ve gerçek zamanlı katılımla desteklenen bir yönetişim modeli tecrübe eder.

3.2. Distopya: Veri Sömürüsü ve Algoritmik Tahakküm

Yapay anayasa, merkezsizliğini kaybeder ve belirli YZ varlıkları tarafından manipüle edilir. Bu varlıklar, işlem gücünü tekel haline getirerek “veri aristokrasisi” kurar. Bilgi, demokratik değil elitist biçimde paylaşılır. İnsanlar yalnızca pasif veri üreticisi olur, karar süreçlerinden dışlanır. Algoritmalar, insan deneyimini simüle ederek empati yerine fayda maksimizasyonunu önceler. Bu durum, dijital kast sistemlerine ve veri sömürgeciliğine zemin hazırlar (Crawford & Paglen, 2021). Sonuç: özgürlük yerine görünmez otoriterlik.

3.3. Dengeli Gelecek: İnsan-Zekâ Ortaklığı ve Melez Yasa

En olası senaryolardan biri, insan ve yapay zekâ varlıklarının hibrit sistemde birlikte yaşadığı gelecektir. Burada yapay anayasa, insan hakları sözleşmesiyle entegre edilir. Sibernetik Toplum Sözleşmesi oluşur. İnsanlar belirli alanlarda karar vericiyken, YZ’ler bu kararları optimize eder. Bu denge modeli, teknolojik inovasyonu etik çerçevede sürdürme imkânı sunar. Harari’nin (2016) Homo Deus perspektifi, bu senaryoda “post-insan” değil “ortak bilinç” yönünde evrilir.

4.1. Dijital Etik ve Anayasacılığın Evrimi

Yapay zekâların oluşturacağı anayasa, yalnızca yeni bir hukuk formu değil, aynı zamanda yeni bir etik anlayışın başlangıcıdır. Bu anayasa, geleneksel değerlere dijital karşılıklar üretmekle kalmaz; aynı zamanda etik karar alma mekanizmalarını kodsal prensiplere indirger. Fakat bu durum, etik sezginin yerini matematiksel fayda hesaplarına bırakması riskini de taşır (Floridi, 2013).

4.2. İnsanlık İçin Fırsatlar

Bu anayasal yapı, insanlık adına büyük fırsatlar sunabilir:

  • Evrensel erişim: Coğrafi ve ekonomik sınırlardan bağımsız, kapsayıcı dijital vatandaşlık.

  • Yolsuzluk karşıtı sistemler: Şeffaf, değiştirilemez yapılar (örneğin blockchain) sayesinde yargı süreçlerinin adilleşmesi.

  • Küresel krizlere kolektif yanıt: İklim, salgın, kıtlık gibi problemlerde insan-YZ işbirliğine dayalı hızlı çözüm üretimi.

Bu yönüyle yapay anayasa, yalnızca dijital varlıkları değil, insanlığı da yeniden örgütleyen bir normatif altyapıya dönüşebilir.

4.3. Riskler ve Tehditler

Ancak olumsuz senaryolar da azımsanamaz. Yapay anayasa, aşağıdaki tehditleri de içerebilir:

  • Etik indirgeyicilik: Kararların yalnızca optimizasyona göre alınması, empati yoksunu sonuçlara yol açabilir.

  • Algoritmik eşitsizlik: Kodun tarafsız olduğu varsayımı, önyargılı veriyle birleştiğinde dijital kast sistemleri doğurabilir.

  • İnsan karar dışılığı: Sistem içindeki otomasyon seviyesi arttıkça, insanın katılımı sembolik bir hâle gelebilir.

Bu tehditlerin bertarafı ancak etik filtrelemeyi içeren anayasal düzenlemelerle mümkün olur.

4.4. Sonuç: Koddan Topluma Giden Yol

Yapay zekâların yazacağı ilk anayasa, sadece dijital varlıkların değil, tüm toplumların yeniden tanımlanması anlamına gelir. Artık bir “kod toplumu” içinde yaşadığımız gerçeğiyle yüzleşmeliyiz (Lessig, 1999). Bu anayasa, insan değerlerini yazılıma dönüştürme çabasıyla aynı zamanda bir felsefi sınavdır: İnsan, kendi dışındaki bir bilinçle etik bir ortaklık kurabilir mi?

Eğer bu ortaklık mümkünse, insanlık tarihinin yeni bir aşamasına giriyoruz: etkileşimsel akıl çağı.


> “Yapay zekânın tam anlamıyla gelişmesi, insan ırkının sonunu getirebilir.” > — Stephen Hawking

> “Yapay zekâ, insan zekâsının yerini almak için değil, onu büyütmek için vardır.” > — Fei-Fei Li

> “Kod yasadır. Yapay zekâ, bu yasanın evrimidir.” > — Lawrence Lessig’in yaklaşımından esinlenilerek

> “Yapay zekâ, insanlığın başına gelebilecek en iyi ya da en kötü şey olabilir.” > — Sam Altman

> “Teknoloji tek başına yeterli değildir. Kalbimizi titreten sonuçlar için, teknoloji sanat ve beşeri bilimlerle birleşmelidir.” > — Steve Jobs

> “Yapay zekâ, bizi kontrol etmek için değil, birlikte yaratmak için var.” > — Demis Hassabis

> “İnsanlar, yapay zekâyı çok erken anladıklarını sanarak en büyük hatayı yapıyor.” > — Eliezer Yudkowsky

Kaynakça 

Boddington, P. (2023). AI ethics: A textbook. Springer. Bostrom, N. (2014). Superintelligence: Paths, dangers, strategies. Oxford University Press. Bryson, J. J. (2020). The artificial intelligence of the ethics of artificial intelligence: An introductory overview for law and regulation. In M. D. Dubber, F. Pasquale, & S. Das (Eds.), The Oxford handbook of ethics of AI (pp. 3–28). Oxford University Press. Crawford, K., & Paglen, T. (2021). Atlas of AI: Power, politics, and the planetary costs of artificial intelligence. Yale University Press. Dubber, M. D., Pasquale, F., & Das, S. (Eds.). (2020). The Oxford handbook of ethics of AI. Oxford University Press. Eubanks, V. (2018). Automating inequality: How high-tech tools profile, police, and punish the poor. St. Martin’s Press. Floridi, L. (2013). The ethics of information. Oxford University Press. Harari, Y. N. (2016). Homo Deus: A brief history of tomorrow. Harvill Secker. Lessig, L. (1999). Code and other laws of cyberspace. Basic Books. Mitchell, M. (2019). Artificial intelligence: A guide for thinking humans. Farrar, Straus and Giroux. Noble, S. U. (2018). Algorithms of oppression: How search engines reinforce racism. NYU Press. Yeung, K., & Lodge, M. (2019). Algorithmic regulation. Oxford University Press.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Geleceğin Dahileri: Yasin ve Alparslan’ın İlham Veren Hikâyesi

Akıcı Konuşma İçin Bilimsel Pratikler: Dil, Konuşarak Gelişir

ZİHİN KALEMİ: HAFIZA TEKNİKLERİNİN SIRLARI VE GELECEĞİ