72 Saat Elektrik kesilirse...? Dijital Nefesin Kesildiği An — Giriş ve Kuramsal Zemin

 72 Saat Elektrik kesilirse...? Dijital Nefesin Kesildiği An — Giriş ve Kuramsal Zemin



İnternetin Susması: Küresel Bir Dijital Sessizliğin Toplumsal Psikolojisi

Özet Bu makale, küresel ölçekte internetin 72 saatliğine kesildiği varsayımsal bir senaryoyu sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve politik açılardan değerlendirir. Modern yaşamın temel unsuru hâline gelen dijital iletişimin, aniden yokluğa dönüşmesi durumunda ortaya çıkabilecek bireysel tepkilerden makroekonomik krizlere kadar çok boyutlu bir analiz sunulmuştur. Makale boyunca hem olumlu hem de olumsuz etkiler detaylandırılarak, dijital sessizliğin sarsıcı ama öğretici potansiyeli vurgulanmaktadır.


1.1. Bağlantının Kopması: Sessizliğe Uyanış

Günümüzde internet, yalnızca bir teknoloji değil; kimliğin, hafızanın ve hatta realitenin bir uzantısıdır (Turkle, 2011). Bir sabah uyandığımızda tüm dünya genelinde internet bağlantısı 72 saatliğine ortadan kalkarsa, bu yalnızca dijital bir kesinti değil — kolektif bir bilinç kırılması olur. İlk saatlerde yaşanacak olanlar, dijital bağımlılığın derinliğini ve teknolojik alışkanlıkların ne denli hayati olduğunu ortaya koyacaktır.

“İnternet yoksa, insanlık kendiyle baş başadır.” — Yavuz'un dijital toplumlara önerdiği varsayımsal aforizma

1.2. Teorik Çerçeve: McLuhan’dan Castells’e Dijital Topluluk

McLuhan (1964) teknolojiyi “uzuvlarımızın uzantısı” olarak tanımlarken, Castells (2009) ise interneti “ağ toplumunun sinir sistemi” olarak görür. Bu bağlamda internetin susması, beynin sinapslarının aniden devre dışı kalması gibidir. Olası etkiler yalnızca bireysel panik ataklar ya da haber eksikliği değil; gerçeklik algısının dramatik bir şekilde değişmesi olacaktır.

1.3. Araştırma Sorusu ve Yöntemsel Yaklaşım

Bu senaryo çalışması nitel bir analiz kurgusuyla ilerlemektedir. Kullanılan temel yöntemler şunlardır:

  • Literatür taraması (dijital bağımlılık, kriz psikolojisi, bilgi ekolojisi)

  • Varsayımsal senaryo modelleme

  • Etki analizi: birey, toplum, ekonomi, politika ekseninde

1.4. Dijital Sessizliğin İlk İzlenimleri (0–24 Saat)

Bu ilk evrede; bireyler telefonlarına dokunduklarında bir bildirim sesi gelmemesiyle birlikte varoluşsal bir boşluk hisseder. Sosyal medya “evreni” aniden ortadan kalkınca, insanlar apartman panolarına, kâğıt duyurulara ve yüz yüze konuşmaya yönelir. Dijitalden analoğa geçiş şoku, yoğun yalnızlık ve yer yer öfke patlamalarıyla eşlik edilir.

> “İnternet, kesildiğinde değil; varlığının sorgulanmadığı anda tehlikelidir.” > — Sherry Turkle (2011)

 24–48 Saat Arası — Kaosun Kıyısında Toplum, Ekonomi ve Siyaset

2.1. Sosyal Dokuda Çatlaklar

Dijital iletişim ağlarının çökmesiyle birlikte bireylerin başvurduğu ilk davranışlardan biri, enformasyonu analog yollarla yeniden inşa etmeye çalışmak olur. Gazeteler ve radyoların yeniden önem kazandığı bu dönemde bilgi doğrulama imkânsızlaşır, spekülasyonlar hızla yayılır. Bazı bölgelerde panik havası sokaklara taşar; market yağmalamaları, banka önlerinde uzun kuyruklar, hatta fiziki öfke patlamaları gözlenebilir.

> “İnsan doğası bilgiyle değil; belirsizlikle test edilir.” > — Daniel Kahneman’ın kriz psikolojisine dair düşüncelerinden esinlenilmiştir

2.2. Ekonomik Kırılma: Küresel Sistem Donduğunda

Kripto para ağları durmuş, uluslararası ödeme sistemleri çökmüş, borsalar ve dijital bankacılık işlemleri askıya alınmıştır. Küresel tedarik zinciri, lojistik yazılımlarına bağlı olduğu için ilk 36 saat içinde ciddi stok boşlukları yaşanır. Küçük ve orta ölçekli işletmeler, dijital POS sistemlerinin çalışmaması nedeniyle ticaret yapamaz hâle gelir. Nakit kullanımında patlama gözlenir. Dijital gözetim sistemlerinin yokluğunda vergi kaçakçılığı ve kara para hareketleri hızla artar (Brynjolfsson & McAfee, 2014).

2.3. Politik Belirsizlik ve Güven Krizi

Hükûmetlerin dijital altyapı ile bağlı olduğu vergi sistemleri, vatandaş hizmetleri, güvenlik uygulamaları ve hatta oy kullanma sistemleri devre dışı kalır. Toplum, yöneticilerden açıklama alamadığı için otoriteye duyduğu güveni sorgulamaya başlar. Bu dönemde komplo teorileri hızla yayılır, bazı ülkelerde olağanüstü hâl ilan edilir. Dijital sessizlik, otoriter rejimlerde kontrolü kolaylaştırırken; demokratik toplumlarda bilgi şeffaflığı eksikliği krize dönüşebilir (Zuboff, 2019).

> “Teknoloji, gücü merkezileştirmez; onun maskesini düşürür.” > — Shoshana Zuboff

2.4. Yıkımın İçinden Beliren Dayanışma

Ancak bu dönem yalnızca karanlık değildir. Bazı topluluklarda, özellikle mahalle düzeyinde analog yardımlaşma ağları oluşur. Komşular birbirine yemek taşır, bilgi elden ele dolaşır. Kütüphaneler, camiler, kültür merkezleri dijitalin yokluğunda yeni kamusal alanlara dönüşür. İnsanlar, zamanın akışını ilk kez sessizlik içinde fark eder.

> “İnternetin sustuğu anda, insanlık ilk defa birbirini gerçekten duymaya başladı.” > — Hayali bir gazeteci raporundan alıntı, 2046

48–72 Saat — Sessizlikten Yansımaya: Varoluşsal Farkındalık ve Dijital Yalnızlık


3.1. Ruhsal Boşluk: Kimliğin Çözülüşü

İnternetin sustuğu bu üçüncü evrede, insanlar kim olduklarına dair temel bir soruyla baş başa kalır. Dijital kimlikleri üzerinden varlık bulan bireyler — içerik üreticiler, sosyal medya danışmanları, sanal topluluk üyeleri — aniden görünmez olur. “Ben kimim, çevrem kim, bilgi kaynağım nedir?” soruları keskinleşir. Dijital sessizlik, bazı bireylerde yoğun depresif duygulanımlar ve gerçeklikten kopuşla sonuçlanır (Turkle, 2011).

> “İnsan olmak, hatırlamak ve hatırlanmakla ilgilidir. İnternetin kesilmesi, hafızanın tıkanmasıdır.” > — Yuval Noah Harari’nin “veri belleği” düşüncesinden esinlenerek

3.2. Analog Bilinç: Zamanın Fark Edilişi

Bu evrede, zaman algısı ciddi biçimde değişir. Bildirim sesiyle bölünen hayat birden yavaşlar. İnsanlar yürürken çevreye bakmaya, kuş seslerini dinlemeye, kitap okumaya başlar. Kimi bireyler için bu dönem, zihinsel detoks ve dijital oruç anlamına gelir. Bazı insanlar, dijital suskunluğun sağladığı bu boşlukta meditasyon yapmaya, yazı yazmaya veya aile sohbetlerine yönelir.

> “Teknoloji her zaman gürültülü değildir. Sessizliği nasıl taşıyacağımızı da bize öğretebilir.” > — Nicholas Carr’dan ilhamla, dijital dikkat üzerine bir yansıma

3.3. Bilgi Boşluğu, Empati Artışı

İnternet olmadan bireyler başkalarının gündemlerine doğrudan ulaşamaz. Bu da yaygın empati eksikliğinin bir nebze azalmasına neden olabilir. Çünkü insanlar “şu an neye tepki göstermeliyim?” sorusunun dışına çıkar. Kendi küçük sosyal çevreleri içindeki gerçek meseleleri fark etmeye başlar: yaşlı komşunun ihtiyaçları, çocukların merakı, evin içinde duyulmayan sorular...

> “Bazen iletişim sessizlikle başlar.” > — Carl Jung’un kolektif bilinç temasından esinlenerek

3.4. Teknolojik Yoksunluktan Bilinç Uyanışına

İnternetin yokluğunda yeni bir bilişsel evre başlamıştır. Teknolojiye olan alışkanlık sorgulanır. Dijital bağımlılık davranışsal olarak çözülmeye başlar. “Offline” kalabilmek, yeni bir beceri hâline gelir. Bu, her bireyde aynı etkiyi yaratmaz — kimisi için kriz, kimisi için içsel keşiftir.

Bağlantının Geri Geldiği An — Dijital Şok ve Bilincin Yankısı


4.1. Dijital Geri Dönüş: Bilgi Fırtınası

İnternetin yeniden aktive olması, “tuhaf bir sessizliğin ardından gelen çığlık” gibi karşılanır. Bildirimler birikmiş, e-posta kutuları taşmış, sosyal medya platformları yeniden hareketlenmiştir. Bazı bireyler sevinçle ekranlarına sarılırken; bir kısmı sessizlik sırasında edindikleri içgörüleri koruma çabası içindedir.

> “Bazen hiçbir şey olmaması, her şeyin olduğu anlamına gelir.” > — Kurt Vonnegut

4.2. Psikolojik Tepkiler: Geri Dönmek mi, Kaçmak mı?

İnterneti açan bazı kullanıcılar, yoğun bilişsel ve duygusal stres yaşar. “FOMO” (fear of missing out) dalgası başlar. Ancak beklenildiği kadar büyük bir şeyin kaçırılmadığını fark eden birçok insan, dijital yaşamın hızına dair eleştirel bir farkındalığa ulaşır. Gönüllü dijital minimalizm artar. Kimi insanlar sosyal medya hesaplarını kalıcı olarak kapatır.

4.3. Toplumsal Fırsatlar ve Yeniden Tasarım İradesi

Bazı devletler ve sivil toplum kuruluşları, bu krizi dijital yeniden yapılanma için bir fırsat olarak görür. Yedek iletişim ağları, analog dayanışma pratikleri ve veri merkezli etik politikalar gündeme gelir. Bu süreçten çıkan kolektif bilinç, “dijital savunma” kavramını etik ve insani temellere dayandırmaya başlar (Floridi, 2013).

> “Teknoloji gelişirken etik yavaşlarsa, biz sadece daha akıllı araçlarla aynı hataları yaparız.” > — Luciano Floridi

4.4. Olumlu Sonuçlar: Sessizliğin Öğrettikleri

  • Kolektif Empati: Sessizlikte empati gelişti; insanlar içe değil, dışa bakmayı öğrendi.

  • Analog Değerlerin Dirilişi: İnsanlar defter tutmaya, yüz yüze konuşmaya, fiziksel aktivitelere yöneldi.

  • Dijital Ekosistemin Farkındalığı: Toplum, veri merkezlerinin ve altyapı sağlayıcılarının ne kadar hayati olduğunu ilk kez geniş ölçekte anladı.

4.5. Olumsuz Sonuçlar: Kalıcı Yaralar

  • Ekonomik Kayıplar: Binlerce küçük işletme kapanma riskiyle karşı karşıya kaldı.

  • Bilgi Asimetrisi: Tekrar bağlantı anında dezenformasyon tsunami gibi yayıldı.

  • Dijital Toksisite: Bazı kullanıcılar, ilk açtıkları uygulamanın “kavga dolu” Twitter olmasıyla şoke oldu.

Sessizliğin Ardından — Sonuç, Yorum ve Geleceğe Bakış


5.1. Dijital Sessizlik: Kriz mi, Dönüşüm mü?

Bu senaryo, bize internetin yalnızca bir teknoloji değil, insanlığın ortak hafızası ve duyusal organı hâline geldiğini gösterdi. 72 saatlik bir dijital kesinti; haber, kimlik, empati, alışveriş, iletişim, eğitim ve hatta varoluş biçimimizin sarsılmasına yol açtı. Ancak bu aynı zamanda derin bir aynaya bakış sundu: "Biz dijital olmadan kimiz?"

> “İnsanlık, teknolojiyi bir araç değil; bir alışkanlık olarak yaşadığında, o artık kültürel bir kaderdir.” > — Marshall McLuhan

5.2. Krizden Öğrenilen Dersler

Makalenin önceki bölümlerinden çıkan temel içgörüler şunlardır:

  • Bağımlılık Farkındalığı: Dijital alışkanlıklar bireyin düşünsel üretimini gölgede bırakabiliyor. Sessizlik bu bağımlılığı göz önüne serdi.

  • Dayanışma ve Topluluk: Dijital olmayan araçlarla kurulan mahalle ağları, dayanışmanın hâlâ mümkün olduğunu gösterdi.

  • Analogun Dirilişi: Defterler, radyolar, yüz yüze sohbetler... Bunlar unutulmuş değilmiş; sadece bastırılmıştı.

> “Teknoloji, bizim aynamızdır. İçine baktığımızda, insanlığın hem acımasızlığını hem de şefkatini görürüz.” > — Fei-Fei Li

5.3. Kalıcı Hasar mı, Yeni Başlangıç mı?

Her kriz potansiyel bir başlangıç içerir. Dijital sessizlik, bizlere veri egemenliği, dijital etik, bilgi merkeziyetçiliği gibi kavramları yeniden düşünme şansı sundu. Yeni bir çağın eşiğindeyiz: “bilinçli bağlantı” çağı. Bilmeden bağlanmak değil; neden ve nasıl bağlandığını fark ederek katılmak.

> “Düşünen makinelerden önce, düşünen insanlar yaratmalıyız.” > — Joseph Weizenbaum

5.4. Gelecek İçin Bir Dijital Manifesto Önerisi

  1. İnternet bir ihtiyaçtır, ama biricik kaynak değildir.

  2. Analog yetenekler dijital çağda stratejik değerdedir.

  3. Veri özgürlüğü, bilgi hijyenini gerektirir.

  4. Dijital sessizlik dönemsel olarak uygulanmalıdır (bilinçli kesinti protokolleri).

  5. İnsan merkezli dijital hukuk, artık bir lüks değil; bir zorunluluktur.

5.5. Son Söz: Sessizlikten Doğan Bilgelik

Bu makale yalnızca bir bilimsel senaryo değil; aynı zamanda çağımıza bir soru bırakır: Bağlantımız koptuğunda ne kadar insan kalıyoruz? Belki de cevap, bağlantı geri geldiğinde kimlere ilk ulaşmak istediğimizde gizlidir.

> “Sessizlik, yalnızca sesin yokluğu değil; anlamın yeniden inşasıdır.” > — Zygmunt Bauman’ın ‘sessizlik sosyolojisi’ perspektifinden esinlenerek

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Geleceğin Dahileri: Yasin ve Alparslan’ın İlham Veren Hikâyesi

Akıcı Konuşma İçin Bilimsel Pratikler: Dil, Konuşarak Gelişir

ZİHİN KALEMİ: HAFIZA TEKNİKLERİNİN SIRLARI VE GELECEĞİ